Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir. Mustafa Kemal I. Dünya Savaşı – Çanakkale Cephesi – 25 Nisan 1915 Mustafa Kemal Bey; Anafartalar Kahramanı 1902 yılında Harp Okulu’ndan mezun olduğunda unvanı mülazım olmuştur. Arapçada “lüzum” sözcüğünden türetilmiş ve “bir daireye maaşsız olarak gidip gelen, stajyer, teğmen ” anlamına gelen “Mülazım” askerlikte bir subay rütbesi idi. O dönemlerde orduda rütbelilerin birbirlerine hitabında gelenek olan “Bey” hitabını da eklemek gerekiyordu: “Mustafa Kemal Bey”. Mustafa Kemal Bey, stratejik taarruz ve stratejik savunma hakkında tuttuğu kendi el yazısı kayıtlarında defter kapağındaki etikette isim ve unvanını “Erkanıharp Namzedi Mülazım Mustafa Kemal” şeklinde kullanmıştır. . Zekâsı ve yetenekleri ile dikkatleri üzerinde toplayan Mustafa Kemal Bey subay çıktıktan sonra da fiziksel özellikleriyle de ordu içerisinde dikkat çekmeye başlamıştır. Ordu içerisinde belirgin fiziksel özelliklere sahip olanlara lakap takmak bir gelenekti. “Çocukluğundan beri en çok dikkat çekeni saçlarının sarılığı ve gözlerinin maviliği olmuştur. Bu özelliği onun subaylığında ‘Sarı Kemal’, general olduktan sonra da hep ‘Sarı Paşa’ diye anılmasına sebep olmuştur. .” 1905 yılında “Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal Bey”; 1907’de “Kolağası Mustafa Kemal Bey” ve 1909 tarihinde Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Mustafa Kemal Bey olmuştur. Kolağası; o zamanlar Osmanlı Ordusunda “yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan bir rütbe ismi” idi. 31 Mart Ayaklanmasını bastırmak için Selanik’ten Mahmut Şevket Paşa komutasında İstanbul’a gelen Hareket Ordusunun, her türlü faaliyetlerin kayıt edildiği resmi kayıt defterine Mustafa Kemal’in rütbe ve unvanları; “Selanik’te Redif Fırka (Tümen) Karargahı Erkân-ı Harbiye Reisi(Kurmay Bşk.) Mustafa KemalBey,…” sıralaması ile yazılmıştır. Osmanlı Devleti’nin, I. Dünya Savaşı’na katıldığını ilân ettiği 11 Kasım 1914’te Sofya’da Kaymakam rütbesiyle Askeri Ateşe görevindeydi. Kaymakam (kâim-i makam); Arapça kökenli kâ’im ile makam kelimelerinden galatlaşarak birleşik isim haline gelmiş ve eskiden yarbay rütbesine karşılık kullanılmıştır. Kaymakam Mustafa Kemal Bey 20 Ocak 1915 yılında 3. Kolordu’ya bağlı olarak Tekirdağ’da teşkil edilecek 19. Tümen Komutanlığı’na atanmış ve 25 Şubat 1915’de Çanakkale savaşına katılmak üzere birliği ile Eceabat’a nakil olmuştur. Çanakkale’de muharebelerin şiddetlendiği dönemde; 1 Haziran 1915’te Miralay (Albay) rütbesine yükselmiştir. 8 Ağustos 1915’te en kanlı çatışmaların yaşandığı Conkbayırı’nda durumun kritikleşmesi üzerine Miralay Mustafa Kemal’in; 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders’in Kurmay Başkanı Kâzım (İnanç)’a telefonda: “Bütün mevcut kuvvetlerin komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!” demesi ve Ordu Kurmay Başkanı’nın “Çok gelmez mi?” sözüne “Az gelir!13” cevabı, onun kazanacağı yeni unvan ve sıfatların işareti olmuştur. Aynı günün akşamı, İngilizlerin Suvla Körfezi’ne yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, “Anafartalar Grubu Komutanı” olarak birliklerinin komutasını ona verilmiş ve 9-10 Ağustos’ta Anafartalar Zaferi’ni kazanmıştır. Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesinin en önemli ve güven duyulan komutanlarından biri olmuş, I. Dünya Harbi sırasında asker-sivil işbirliği ile çıkarılan Harp Mecmuası isimli bir derginin 1915 yılına ait 2 ve 4ncü sayılarında geniş yer almıştır. 4. sayısında Çanakkale Kireç Tepe’de mermi kovanlarından yapılmış bir anıtın önünde çekilmiş fotoğrafı, tam sayfa olarak yayınlanmış ve altına şu ifadeler yer almıştır: “Büyüklüğüne söz bulunamayan Bir levha-i Şehamet (Akılla yaratılan bir yiğitlik levhası)”. Bu cümle ile Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemal ‘in kahramanlığı, yiğitliği ve bunun akılla yaratıldığı ile büyüklüğü teslim edilmiş ve bu büyüklüğünü ifade için söz bulunamadığından yakınılmıştır. Anafartalar zaferini, 17 Ağustos’ta Kireçtepe ve 21 Ağustos’ta II. Anafartalar Zaferi takip etmiştir. Miralay (Albay) Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı’nın seyrini etkileyen bir zafer kazanmış, Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basını tarafından “Anafartalar Kahramanı” olarak kamuoyuna tanıtılmıştır. Çanakkale Savaşları ile özdeşleşen “Mustafa Kemal” ismi artık tarih sayfalarına yeni bir sıfatla yazılmaya başlanmıştır: “Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal”. Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal kazandığı başarılardan dolayı aynı zamanda milletin dikkatini çekmiş ve daha muharebeler devam ederken “İstanbul’u Kurtaran Kahraman”, “Payitaht Kurtaran Kahraman” unvanı ile de anılmaya başlanmıştır. O dönemin en önemli dergisi olan Harp Mecmuası’nda boy boy resimleri çıkmış ve halkın ağzında bir efsanevi kahraman olmuştur. “İstanbul’u Kurtaran Kahraman”, “Payitaht Kurtaran Kahraman” unvanını alan Mustafa Kemal beş kez İstanbul’u, payitahtı kurtarmıştır. Birincisi 25 Nisan 1915 günü Arıburnu’nda Anzak’lara karşı yaptığı taarruzla Anzakları durdurmasıyla, ikincisi 7 Ağustos günü düşmanın Conkbayırı’na yönelik yaptığı kuşatıcı manevrayı engellemesiyle, üçüncüsü 10 Ağustos günü düşmanın taarruz edeceğini değerlendirerek ondan önce taarruz edip Conkbayırı’nın bir kez daha düşman tarafından ele geçirilmesini engellemesiyle, İstanbul’u diğer kurtarışları ise 9 Ağustos’taki Birinci Anafartalar ve 21 Ağustos’taki İkinci Anafartalar Zaferi ile olmuştur. Çanakkale’de üstün bir askeri başarı gösteren, muharebeler esansında yapmış olduğu hamlelerle muharebenin gidişatını tamamen değiştiren Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal için Çanakkale Savaşı’nın İtilaf devletleri tarafındaki mimarı İngiliz Deniz Bakanı Winston Churchill de “Kaderin Adamı” demiştir.